İşitme Kaybı ve Biyonik Kulak Uygulamaları
Kulak, Burun, Boğaz, Baş ve Boyun Cerrahisi Bölümünden Prof. Dr. Rauf Oğuzhan Kum, işitme kaybının her yaş grubunda görülebileceğini ve çeşitli nedenlerle ortaya çıkabileceğini vurguladı. Prof. Dr. Kum, işitme kaybının doğuştan olabileceği gibi, çocukluk döneminde geçirilen bazı ateşli hastalıklar sonucunda aniden ya da aşamalı olarak da gelişebileceğini belirtti.
“Doğuştan gelen işitme kayıpları, çocukluk çağında yaşanan ateşli hastalıklar, bazı ilaçların kullanımı, kafa içindeki tümörler ya da basılar, yaş faktörü (özellikle 45 yaş sonrası), yüksek ses maruziyeti, kulakta meydana gelebilecek viral veya bakteriyel enfeksiyonlar ve genetik yatkınlık gibi birçok etken, işitme kaybına yol açabiliyor. İşitme kaybının bazı belirtileri, tanı ve teşhis sürecinde oldukça belirleyici rol oynuyor. Örneğin, çocuğunuz seslere tepki vermiyorsa, konuşmasında gecikme veya bozukluk yaşıyorsa, erişkinlerde çevresindekilere sürekli olarak cümlelerini tekrarlatmaya çalışıyorsa ya da televizyon izlerken sesi başkalarına göre daha yüksek açıyorsa, bu durumlar işitme kaybının gerçek belirtileridir. Bu tür belirtiler gözlemlendiğinde, vakit kaybetmeden bir kulak burun boğaz uzmanına başvurulması büyük önem taşımaktadır.”
‘Her İşitme Cihazı Faydası Sağlamaz’
Prof. Dr. Rauf Oğuzhan Kum, biyonik kulaklar hakkında şunları söyledi: “Biyonik kulak, yaygın olarak koklear implant olarak bilinir ve işitme kaybı yaşayan bireylere işitme yeteneklerini geri kazandıran gelişmiş bir tıbbi teknolojidir. Koklear implantlar, geleneksel işitme cihazlarından farklı olarak, iç kulakta hasar görmüş veya işlevini yitirmiş kısımları doğrudan bypass ederek, işitme sinirine elektriksel sinyaller gönderen cihazlardır. Bu cihazlar, işitme cihazlarından yeterli fayda göremeyen bireylerde, her iki kulakta işitme kaybı yaşayanlarda, özellikle de erken yaşta (1-2 yaş) teşhis konulan çocuklarda ve ilerleyen yaşlardaki bireyler için oldukça uygundur.”
Koklear implantlar, işitme kaybı yaşayan bireyler için devrim niteliğinde bir çözüm sunarak, hem çocuklarda hem de yetişkinlerde işitme yetisini geri kazandırmakta, dil gelişimini desteklemekte, sosyal yaşamı zenginleştirmekte ve genel yaşam kalitesini artırmaktadır. İşitme kaybı yaşayan bireyler için bu teknolojiyi değerlendirmek, hayatlarını köklü bir şekilde değiştirebilir. Biyonik kulak sisteminde, ameliyat ile iç kulağa yerleştirilen iç parça ve üzerine yapışan dış parça bulunmaktadır. Ameliyat esnasında işitme sinirini doğrudan uyaran silikon kılıfla korunmuş elektrotlar, salyangoz olarak adlandırılan iç kulak organına yerleştirilir. Dış parça, dışarıdan gelen sesleri alarak iç parçaya iletir. İç işlemci ise bu sesleri elektrik sinyaline dönüştürerek doğrudan işitme sinirine ulaştırır. İşitme sinirinden alınan bu sinyaller, beynimizin ilgili bölgelerinde deşifre edilerek sesler algılanır.”
‘Çocuklarınıza Doğar Doğmaz İşitme Testi Yaptırın’
Prof. Dr. Kum, doğan her bebeğe rutin ve zorunlu işitme tarama testlerinin yapılması gerektiğini vurguladı. “Eğer tarama testinde bir sorun tespit edilirse, BERA gibi daha ileri testlerin yapılması gerekebilir. İşitme testi, asla ertelenmemelidir. İşitme kaybı ne kadar erken fark edilirse, tedavi sürecindeki başarı şansı o kadar artmaktadır. Erken yaşta cihaz kullanımı ve koklear implant ile çocuklar, yaşıtlarıyla aynı performansı gösterebilirler. İleri yaşta ve sonradan gelişen işitme kayıplarında da, klasik işitme cihazlarından fayda göremeyen bireyler için, tıbbi açıdan uygunsa biyonik kulak ameliyatı yapılabilir.”