Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Şimşek’ten Tuz Tüketimi Hakkında Önemli Açıklamalar
Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Şimşek, insanların normal koşullarda tuz tüketimine ihtiyaç duymadığını belirtti. Vücudun temel işlevlerini sürdürebilmesi için gerekli olan sodyumun, günlük yaşamda yediğimiz sebzelerden, meyvelerden veya sıkça tüketilen paketli gıdalardan yeterince alındığını ifade etti. Doç. Dr. Şimşek, tuz tüketiminin oluşturduğu en büyük sorunlardan birinin hipertansiyon olduğuna dikkat çekti. “Fazla tuz tükettiğimizde, vücudumuzda aşırı miktarda sodyum almış oluyoruz. Bu durum, vücudun su tutmasına neden oluyor ve kan basıncımız yavaş yavaş yükselmeye başlıyor. Yüksek kan basıncı ise başta kalbimiz olmak üzere, gözlerimiz, böbreklerimiz ve beyin damarlarımız gibi hayati organlarımıza sessiz bir katil gibi zarar vermeye başlıyor,” dedi.
Fazla tuz tüketiminin kalbe verdiği zararın altını çizen Şimşek, yüksek kan basıncı oluştuğunda kalbin çok daha fazla efor sarf ettiğini ve dolayısıyla daha fazla yorulduğunu dile getirdi. “Kalbin gevşeme fonksiyonları öncelikle bozulmaya başlıyor. Gevşeme fonksiyonları bozulduktan sonra kalp yetersizliği ve kalp büyümesi gelişiyor. Yüksek kan basıncı, kalpte damar sertliği gibi sorunlara yol açabiliyor. Ayrıca, beyin damarlarında yüksek kan basıncından dolayı ufak plaklar oluşabiliyor; bu plakların yırtılması da beyin kanamalarına ya da beyin damar tıkanıklıklarına yol açabiliyor. Yüksek kan basıncı ile yaşayan ve yaşlanan bireylerde, erken dönemde daha hızlı demans ve Alzheimer gelişme riski artıyor,” diye ekledi.
Çeşit Tuzların Hipertansiyon Üzerindeki Etkisi
Vücuda tuz aracılığıyla fazla miktarda sodyum alındığında, böbreklerin de daha fazla yorulduğunu ve bunun sonucunda erken yaşlarda böbrek fonksiyon bozukluklarına yol açabileceğini vurgulayan Şimşek, yüksek tuz tüketimine erken yaşlarda başlayan bireylerin hayati organlarındaki hasarın daha hızlı geliştiğini ifade etti. “Yüksek tuz tüketiminin neden olduğu kardiyovasküler hastalıklar, beyin damar hastalıkları ve böbrek hastalıkları, genç yaşta yüksek tuz tüketimi başlayan bireylerde daha erken meydana geliyor,” bilgisini verdi.
Kaya tuzu gibi farklı tuz çeşitlerinin hipertansiyonu tetiklemediği ve vücutta tuz ile su tutulumuna neden olmadığına dair bazı spekülasyonların bulunduğunu kaydeden Şimşek, yapılan tüm araştırmaların diğer tuz çeşitlerinin hipertansiyon yapıcı etkisini ortaya koyduğunu aktardı. “Bazı kaya tuzu çeşitlerinde sodyum miktarının iyotlu tuzlara göre daha fazla olduğu ve bu durumun hipertansiyon açısından daha yüksek risk oluşturduğuna dair bulgular var,” şeklinde konuştu. Bu tür yanlış bilgilere itibar edilmemesi gerektiğinin altını çizen Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sosyal medyada ‘Kaya tuzu kullanabilirsiniz’ veya ‘Himalaya tuzu tansiyonu yükseltmez’ gibi ifadeler sıkça yer alıyor. Hatta bazı sitelerde tansiyonu düşürdüğüne dair yazılar var. Bu bilgiler kesinlikle yanlıştır. Normal tuzdan hiçbir farkı yoktur. Normal tuz nasıl hipertansiyonu ve kalp damar hastalıklarını tetikliyorsa, bu tuz çeşitleri de aynı şekilde risk oluşturmaktadır.”
Günlük tuz miktarının 4 gramın altında olması gerektiğine dikkat çeken Şimşek, yemeklere tuz eklenmese bile normal beslenme ile bu miktara ulaşılabileceğini vurguladı. Bu nedenle mutfaklarda, lokantalarda ve restoranlarda tuzlukların kaldırılması gerektiğini belirtti. Günümüzde paketli gıda tüketiminin çok yaygın olduğunu ifade eden Şimşek, ambalajların üzerindeki tuz miktarının kontrol edilmesi gerektiğini dile getirdi.
Tuz Yerine Baharat Kullanma Alternatifleri
Paketli gıda tüketiminden kaçınılması konusunda vatandaşları uyaran Şimşek, “Çünkü paketli gıdalarda raf ömrünü uzatmak için genellikle tuz ve sodyum benzoat kullanılıyor. Bu da normal tuz ve sodyum içerir. Aynı şekilde tüketildiğinde günlük miktar aşılmış oluyor. Bu nedenle kardiyovasküler hastalıklar ve hipertansiyon gibi riskler artmaktadır,” şeklinde konuştu. Tuz yerine baharat kullanmalarını önerdiği hastalarına, “Mesela kırmızı biber, pul biber, karabiber, kimyon ve sarımsak gibi baharatlar kullanabilirler. Bu baharatlar, biraz tuz tadı verebiliyor. Hastalarım bu alternatifleri denediklerinde genellikle olumlu geri bildirimlerde bulunuyor,” diyerek sözlerini tamamladı.