Antalya Müzesi: Kültürel Mirasın Korunması Üzerine Bir Tartışma
Antalya Müzesi, yalnızca bir arkeoloji ve tarih müzesi olarak değil, aynı zamanda Anadolu’nun zengin kültürel izlerini yansıtan önemli bir yapı olarak öne çıkmaktadır. Likya, Pamfilya ve Pisidya bölgelerine ait eserlerin sergilendiği bu müze, iki katlı on dört sergi salonu ve açık hava galerisi ile ziyaretçilerine tarihi bir yolculuk sunmaktadır. Ancak, Türkiye’deki ilk müze binası olma özelliğini taşıyan bu yapının yıkılma tehlikesi, kültürel miras açısından büyük bir kayıp anlamına gelecektir.
Antalya Kültürel Miras Derneği (ANKA), müzenin kısmen korunarak kullanılması talebiyle Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na (AKVKBK) başvuruda bulunmuştur. ANKA tarafından yapılan yazılı açıklamada, müzenin sadece mimari açıdan değil, toplumsal bellek açısından da büyük bir öneme sahip olduğu vurgulanmıştır. Açıklamanın bir kısmında şu ifadeler yer almaktadır:
- “Yıllardır Antalyalıların ve ziyaretçilerin anılarında yer etmiş bu yapının yıkılması, kentimizin kimliğine vurulacak büyük bir darbedir.”
- “Kentler için hafıza mekanları, geçmişle gelecek arasında köprü kuran, toplumsal bağları güçlendiren ve aidiyet duygusunu pekiştiren hayati unsurlardır.”
- “Antalya Müzesi de bu anlamda şehrimiz için vazgeçilmez bir hafıza mekânıdır.”
ANKA, Antalya Arkeoloji Müzesi’nin yıkımının durdurulması ve yapının kısmen korunarak yeniden kullanılması için kentteki sivil toplum kuruluşları, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu, ICOMOS Türkiye ve DOCOMOMO Türkiye’ye destek çağrısında bulunmuştur. Özellikle Perge’de bulunan Roma dönemi eserleri ve müze kurtarma kazılarından elde edilen buluntular ile Antalya Müzesi, dünyada önemli bir yer edinmektedir. Müze, 1988 yılında “Avrupa Konseyi Yılın Müzesi” ödülüne de layık görülmüştür.
Doğan Tekeli (Mimar):
“Antalya Müzesi, 1963-1964 yıllarında Bayındırlık Bakanlığı’nın düzenlediği proje yarışmasında, Sami Sisa ve Metin Hepgüler ile birlikte hazırladığımız proje ile birinci gelmiştik. Projemiz oldukça farklıydı ve özel bir titizlik gerektiriyordu; ancak Bayındırlık Bakanlığı, mimarların mesleki kontrollük hizmeti almasına izin vermedi. Tasarruf amacıyla, inşaatın kontrolü Bayındırlık müdürlüklerindeki teknik elemanlara devredildi. Sonuç olarak, projeye ustaca yaklaşım gösterilemedi. Ancak, yapının restorasyonu mümkün olabilirdi… Elbette, restorasyon belirli bir hassasiyetle yapılmalıdır. Ne yazık ki, günümüzde yıkım daha kolay bir seçenek olarak görülüyor.”
Aykut Köksal (Mimar):
“Antalya Müzesi, Cumhuriyet tarihi açısından önemli bir yapıdır. 1960’lı yıllarda bir yarışmanın sonucu olarak ortaya çıkan bu proje, müzecilik tarihi açısından da büyük bir anlam taşımaktadır. Bayındırlık Bakanlığı’nın düzenlediği ‘Antalya Bölge Müzesi Mimari Proje Yarışması’nda, Doğan Tekeli, Sami Sisa ve Metin Hepgüler’in projeleri birinci olarak seçilmiştir. Bu yarışma, o dönemde önemli bir yere sahipti; zira Şaziment Arolat ve Neşet Arolat’ın projesi ikincilik, Dr. Hayati Tabanlıoğlu ve Yusuf Ergüleç’in projesi ise üçüncülük ödülüne değer görülmüştü. Ödüle değer görülen projelere bakıldığında, çağdaş Türk mimarlığının yakın dönemdeki önemli isimlerinin eserleri olduğu da dikkat çekmektedir. 1970’lerde açılan bu müzenin korunması, yalnızca bir yapı olarak değil, kültürel bir miras olarak da büyük önem taşımaktadır.”